Mao Zedong ya da Mao Çe-tung
(Çince:毛澤東; Pinyin: Máo Zédōng), (26 Aralık 1893 -
9 Eylül 1976), Çin Komünist Partisinin
(ÇKP) ve Çin Halk
Cumhuriyeti'nin kurucu ve önderlerinden. Çin'in
Hunan eyaletinde doğdu. 1943'ten itibaren ÇKP Politbüro Başkanı, 1945'ten itibaren ÇKP Merkez Komitesi
Başkanı.
Mao hakkındaki tartışmalar ölümünden otuz yıl sonra da devam
etmektedir. Taraftarlarına göre Mao, büyük bir devrimci önderdir ve
görüşleri Marksizmin gelişmiş yorumunu oluşturur. Çin'deki
destekçileri, Mao'yu 20. yy'daki büyük Çin devletini
yaratan siyasi ve askeri lider olarak görürler.
Mao; Sağcı Karşıtı Kampanya, Büyük İleri Atılım, Kültür Devrimi
gibi isimler verdiği, kolektifleştirmeyi de kapsayan çeşitli sosyo
ekonomik projeler geliştirdi. Bu projeler sayesinde güçlü, müreffeh
ve eşitlikçi bir Çin yaratmayı hedefledi.
Ancak genel görüş bu projelerin başarısız olduğu yönündedir.
Eleştirmenler, Mao'yu on milyonlarca Çinlinin ölümüne sebep
olmakla, Çin kültürüne, toplumuna, iktisadına ve dış ilişkilerine
zarar vermekle suçladılar. Mao, bazı uluslararası çatışmalara taraf
olduğu için Çin dışında tepki topladı. Günümüzde Çin'de hala
resmen saygı görmekle birlikte, Çin hükümeti adını nadiren anmakta,
Maoist siyasetten gitgide uzaklaşmaktadır. Ölümünden sonra
Mao'nun Çin siyasetine etkisi azalmıştır.
1. İlk yılları
Bir zengin köylü ailesinin aşırı zeki çocuğuydu. Öğretmenlik
eğitimi almak üzere köyden ayrıldıktan sonra, 1911 devriminde Hunan eyalet ordusunda çarpıştı.
Daha sonra okula geri döndü ve fizik dayanaklılık ve kollektif
hareket üzerine çalıştı.
1918'de mezun olduktan sonra Dört Eylül Hareketi
sırasında Pekin'e gitti; burada, ileride kayınpederi olacak
Profesör Yang Changji ile
karşılaştı. Pekin'de derslerine katıldığı ve kendisini
etkileyen diğer kişiler, Li Dazhao ve
Chen Duxiu'dur. Burada kütüphaneci
olarak iş bulmuştu, zaten okumayı seven Mao, Çin ve dünya ile
ilgili binlerce eser okudu. Yine aynı yıllarda Yang Kaihui ile tanıştı ve evlendi.
1920'lerde Çin'i gezmeye çıktı. Seyahati yine
Hunan'da bitti, ancak artık Çin üzerine oturmuş fikirlere
sahipti.
27 yaşında, Temmuz 1921'de Çin Komünist Partisinin Şanghay'daki ilk kongresine katıldı. İki
yıl sonraki üçüncü kongrede ise MK üyeliğine seçildi. İlk
Guomindang-ÇKP birleşik cephesi sırasında Guomindang'ın Köylü
Eğitim Enstitüsü yöneticisi oldu. Yine bu yıllarda, 1927 başlarında
yazdığı Hunan'da köylü sorunu üzerine incelemesi, Mao'nun
ilk ciddi teorik yazısı olarak bilinir.
2. Savaş ve Devrim
Mao, Çin'de halk
savaşının örgütleyicisi, planlayıcısı ve önderidir. O zamanlar
400 milyonu bulan bu köylü ülkesinde gerçekleşen devrim, esas
olarak Mao Zedung'un eseridir.
1927 bahar ve yaz aylarında Guomindang'ın birleşik cepheye
ihanetiyle ortaya çıkan beyaz terörden zorlukla kaçtı. Karısı
öldürüldü. Aynı yıl Hunan'da Güz Hasadı Ayaklanmasını yönetti,
ancak başarısız oldu. Burada da Guomindang askerlerinin elinden
kurtulmayı başardığında kurşuna dizilmeye götürülüyordu. Artık bir
avuç kalmış takipçileriyle birlikte güneydoğu Çin'deki Jinggang
dağlarına gittiler. Burada 1931-1934 yılları arasında bir
kurtarılmış bölgede Çin Sovyet Cumhuriyeti kuruldu ve Mao da onun
başkanı seçildi. Aynı yıllarda He Zizhen ile tanıştı ve
evlendi.
Mao burada Zhu De'nin yardımlarıyla küçük ama etkili bir
gerilla ordusu kurdu. Toprak reformu hareketi başlattı.
Şehirlerdeki komünist kırımından kaçanlara sığınak sundu. Bu sırada
Guomintang baskısı artarken ÇKP içinde de liderlik yarışı ortaya
çıkmıştı. Mao görevinden uzaklaştırıldı, yerine de o sırada
Moskova'dan yönlendirilen (veya ÇKP yöneticilerinin
Moskova'dan yönlendirildiğini iddia ettikleri) çizgiye sadık
olan Zhou Enlai'ın da içinde
olduğu kişiler geçirildi. Bunlar "28 bolşevik" olarak
tanınacaklardır.
Katliamların başındaki isim olan Guomindang lideri Çan Kay Şek, komünistleri ortadan
kaldırmaya kararlıydı. Gerek bu dönemde ÇKP içinde şabloncu
çizginin hakim olmasının, gerekse de Çan Kay Şek'in bu
kararlılığının neticesi olarak komünistler büyük yürüyüşe
başladılar. Çin'in güneydoğusundan kuzey batısına kadar
yürüdüler; ki bu, toplam 9.600 km kadardır. Mao'nun tepedeki
komünist lider olarak tanınması bu yürüyüş sırasında olmuştur;
bunda en etkili olay ise, Zunyi Konferansı ve Zhou Enlai'ın
Mao'nun saflarına geçmesidir. Bu konferansta Mao ÇKP
Politbürosu'nun İcra Komitesine seçildi.
Büyük Yürüyüşün sona erdiği Yan'an'daki üs bölgesinden,
Mao 1937-1945 arasındaki Çin-Japon savaşında Japonlara karşı
direnişi yönetecektir. 1942'de ise ÇKP içindeki rakip önderlere
karşı düzeltme harekatı başlatarak önderliği kesin olarak ele
alacaktır.
Yine bu dönemde He Zizhen'den ayrıldı ve oyuncu Lan Ping ile (Jiang
Qing olarak bilinir) evlendi.
Çin-Japon savaşı sırasında Mao ısrarla Guomintang'la bir
ittifak arayışına girdi, bunda başarılı da oldu. İttifak kuvvetleri
içinde zaman zaman çatışma çıksa ve hatta Guomindang ÇKP
kuvvetlerini çatışmaların büyük bölümünde yalnız bıraksa dahi,
sonuç, Halk Kurtuluş Ordusu'nun ve ÇKP'nin yüzmilyonlarca
insanın kafasında meşrulaşması oldu. Bu dönemde ÇKP hemen sadece
düşman birliklerinden yardım alıyordu; oysa ABD sürekli olarak
Guomindang kuvvetlerini teçhiz ediyordu.
Bununla birlikte daha o dönemde ABD Mao'nun kuvvetlerinin
önemini belli belirsiz kavramış görünüyor; bunun en belli başlı
örneği, 1944'de Ya'nan bölgesine gönderilen Amerikan
diplomatı Dixie misyonudur.
İkinci Dünya Savaşından sonra da ABD Çan Kay Şek kuvvetlerine
yardıma devam etti. Oysa bu sırada ÇKP ve Guomindang arasındaki
ittifak sona ermiş ve yeni bir iç savaş başlamıştı. Dolayısıyla
ABD, açıkça bu çatışmada taraf oluyordu.
Bu dönemde Stalin önderliğindeki
Sovyetler Birliği de ÇKP
birliklerine yardımda bulunuyordu, ancak bunların çok az ve esasen
de Japon birliklerinden kalan teçhizatlar şeklinde olduğu
biliniyor.
21 Ocak 1949'da Guomindang kuvvetleri ÇKP kuvvetlerine karşı
çok ağır yenilgiler aldılar. Kurtuluşun ilanından sonra kıta
Çin'inde kalan son Guomindang çekirdeği de 10 Aralık
1949'da Chengdu'da yok edildi. Çan Kay Şek de aynı gün
Tayvan'a kaçtı.
3. Çin'de Komünist Partisi İktidarı
Çin Halk Cumhuriyetinin kuruluşu bu halk savaşının neticesinde
olmuştur. Savaş Çin'de, önce savaş ağaları ittifakı olan
Guomindang partisiyle iç savaş, sonra
Japonlara karşı direnme savaşı ve son olarak da bir kez daha
Guomindang partisiyle iç savaş biçiminde gelişmiştir. Mao'nun 1
Ekim 1949'da Pekin'deki Tiananmen meydanında yaptığı açıklamayla Çin
Halk Cumhuriyeti kurulmuştur.
İktidardayken Büyük İleri Atılım'la Çin'in
sanayileşmesini sağlamaya çalışmıştır. Stalin'in 1953'te ölümü ve Kruşçev'in 1956 20'nci Kongre raporuyla birlikte
Sovyetler Birliği'yle Çin arasındaki ilişkiler gerginleşmiş,
daha sonra da Sovyetler Birliği'nin sosyal emperyalist olduğu
teorileri ortaya çıkmıştır. Mao bu gerginliğin başlarında haklı bir
noktadayken daha sonra milliyetçi bir anlayışa kaymış, bu durum
bütün Çin'in geleceğini de etkilemiştir. 1966'da başlatılan
Kültür Devrimi ile birlikte bütün Çin sathında geniş kapsamlı bir
ideolojik eğitim başlatılmış, ama iki çizgi mücadelesi teorisi
nedeniyle hiziplerin meşru görülmesi sonucu bu da kalıcı bir sonuca
ulaşamamıştır. Sosyalizmin inşasında yapılan yanlışlar ve parti içi
mücadeleye yanlış bakış, Çin'in uzun bir süre bir ileri bir
geri gidiş gelişlerinin de nedenidir.
1954-1959 yılları arasında Mao ÇHC başkanı olarak görev yaptı.
Bu dönemde Pekin'deki yasak şehirde bulunan Zhongnanhai'da
kaldı. Yasak şehirde bugün de o dönemden kalma yüzme havuzu ve
diğer binalar vardır. Mao çalışmalarını esas olarak buradan
sürdürüyordu.
İktidarı aldıktan sonra Mao 1958'e kadar süren bir
kollektivizasyon kampanyası başlattı. Bu sırada enflasyona karşı
sert bir fiyat kontrolü ve eğitimsiz köylü nüfusu için de yaygın
bir okuma yazma kampanyası başlatıldı. Toprak, toprak ağalarından
alınarak yoksul köylülere dağıtıldı. Geniş kapsamlı sanayileşme
programları uygulanmaya çalışıldı. Bu dönemde Çin'in yıllık
büyümesi, kültüre gelişme bir tarafa konulaca olursa, yüzde 4 ila 9
arasındadır.
Yine bu dönemde Yüz Çiçek Kampanyası başlatıldı. buna göre,
herkes Çin'in nasıl yönetilmesini istediğini söylemekte
serbestti. İfade hürriyeti tanınmasıyla ÇKP'ye yönelik burjuva
liberal çevrelerin eleştirileri de arttı ve bunlar örgütlenmeye
başladılar. Parti bunların yapıcı eleştiriler olduğunu düşünüyor ve
bu yüzden cesaretlendiriyor ve hoşgörü gösteriyordu. Bununla
birlikte birkaç ay sonra tehlike büyüdü ve Sağa Karşı Harekat
başlatıldı.
Yine 1958'de Büyük İleri Atılım başlatıldı. Bu, Sovyet
sanayi modelinin dışındaydı; bu yüzden parti içinde de muhalefetle
karşılaştı. Buna göre Çin tarımı kollektivize edilecek ve kırsal
alanda endüstri özendirilecekti.
Başlangıçta Büyük İleri Atılım gerçekten büyük başarı gösterdi.
Ancak Mao'nun da içinde olduğu parti çevrelerinde b başarının
daha da artırılabileceği düşünceleri de yaygınlaştı. Artan sayıda
köylüler çelik üretimine kaydırıldı.
Bu nedenlerle 1959'da Büyük İleri Atılım bir felakete yol
açtı. Gerçi çelik üretim hedeflerine ulaşılmıştı ama açığa çıtı ki
bunların önemli bölümü kullanılamaz durumdaydı.
Yine aynı dönemde Çin-Sovyet ilişkileri de bozuluyordu. Kruşçev
bu nedenle Çin'e Sovyet yardımını kesti; buna karşı tepki ise
Çin'de Sovyet düşmanlığıyla karakterize olan milliyetçiliğin
tırmanması oldu. Artık Sovyetlerle sınır çatışmaları bile görülmeye
başlanmıştı. ÇKP tarafında ise ekonomide hatalar sürüyordu;
gerçekçi olmayan tahıl talep ediliyordu. Böylece, savaş sonrası
yeniden sanayileşme hamleleriyle bir parça düzelen ekonomi, açlıkla
sonuçlandı. Bu dönemdeki felaketin sonuçları tam olarak bilinmiyor,
ancak bazıları (örneğin Amerikalı tarihçi Edwin Moise) 12 milyon kadar insanın öldüğünü
iddia ediyorlar.
Bunların sonucu olarak parti içinde çatışmalar da artıyordu. Liu
Shaoqi ve Deng Xiaoping'in de
aralarında olduğu bazı önderler Mao'yu iktidardan
uzaklaştırarak ona sembolik görevler yüklemek istiyorlardı. Böylece
Mao'yu marjinalize etmeye başladılar; 1959'da da Liu Shaoqi devlet başkanı oldu. Boylece Mao
parti başkani oldu.
Kültür Devrimini başlatan esas olay da parti içi bu
muhalefettir. 1966'da başlayan Kültür devrimiyle parti
hiyerarşisi hiçe sayılarak iktidar doğrudan doğruya Kızıl
Muhafızlara verildi. Bunlar çoğunlukla gençlerdi ve kendi
mahkemelerini bile oluşturuyorlardı. Sonuçta yüzmilyonların kitle
inisiyatifleri bu hareketle ayağa kaldırıldı; ama bunun bedeli ağır
oldu. Ekonomik ve sosyal kaos artarken yüzyıllara dayanan kültürel
değerler de tahrip ediliyordu. Bu dönemde Mao halefi olarak bütün
savaş yıllarından tanıdığı Lin
Biao'yu seçti. Ancak çatışmalar öyle noktalara dayanmıştı
ki, Lin'in Mao'ya karşı askeri bir darbe düzenlemeye
çalıştığı iddia edildi, Lin ise resmi açıklamaya göre Çin'den
Sovyet Rusya'ya kaçmaya çalışırken Moğolistan üzerinde şüpheli bir uçak
kazasında öldü.
1969'da Mao, Kültür Devriminin sona erdiğini açıkladı.
Kültür Devrimin suresince cok sayida ilim adami ve aydin kimseler
tafsiye edildi. Resmi Çin tarihi ise Kültür Devriminin Mao'nun
1976'da ölümüyle sona erdiğini iddia eder. Mao hayatının son
yıllarında Parkinson hastalığına yakalandı. Ayrıca akciğer ve kalbi
de teklemeye başlamıştı. Komünist Partisi içinde pekçok fraksiyon
Mao'nun ölümünden sonra iktidara sahip olmak için harekete
geçerlerken Mao sessiz kaldı.
9 Eylül 1976'da ölümünden sonra Çin'de iktidar
mücadelesi ortaya çıktı. Bunların bir kısmı, daha sonra Dörtlü Çete
denilen ve Mao'nun karısının da içinde olduğu gruptu ki, bunlar
devrimci kitle seferberliği siyasetine devam edilmesini
istiyorlardı. Hua Guofeng'in önderlik ettiği bir diğer grup,
Sovyet modelinde bir merkezi planlamayı savunuyorlardı.
Reformistlerin lideri olan Deng Xiaoping ise Çin ekonomisinin
faydacı bir siyaset temelinde inşasını savunuyordu ve eknomik ve
siyasi gelişmelerde ideolojinin tayin edici önemini
reddediyordu.
Sonuç olarak iktidarı Deng Xiaoping kazandı.
4. Mao'nun Bilimsel Sosyalizme Katkısı
19. yüzyıl sosyalizmi
19. yüzyılın büyük ustalarının sosyalizmin kuruluş sürecine
ilişkin teorileri sınırlıydı. Çünkü o zaman henüz dişe dokunur bir
sosyalizmi kurma pratiği yoktu. 20. yüzyılda ise, dev sosyalizm
pratikleri gerçekleşti. Bu pratikler kapitalistleşme açısından geri
ve köylülüğün yoğun olduğu ülkelerde yaşandı. Bu toplumsal yapı,
sosyalizmin kuruluş sürecinin sorunlarını da belirledi.
Sovyetler Birliği deneyiminde, üretim araçlarının büyük
sanayiden başlayarak toplumsallaştırılmasıyla birlikte kapitalizme
geri dönüş tehlikesinin de kalkacağı düşünülüyordu. Bu görev
tamamlandıktan sonra sınıflar ve sınıf mücadelesi son bulacak, geri
dönüşün toplumsal ve ekonomik zemini yok olacaktı. 19. yüzyıldan
kalan bu teori, 1960’larda Sovyetler Birliği’nde yoğunlaşan olgular
karşısında geçerliğini kaybetti. Modern Revizyonizmin Sovyetler
Birliği’nde iktidara gelişi, sosyalist harekette yeni bir bunalım
yarattı.
Mao’nun katkısı
Bu noktada Mao Zedung, Sovyetler’deki geri dönüş sürecini ve Çin
pratiğini tahlil ederek “Proletarya iktidarı altında devrimi
sürdürme teorisi’"ni ortaya koydu:
Sosyalizm, proleter devrimiyle başlayan ve sınıfsız topluma
kadar sürecek uzun bir tarihi dönemi kapsar. Bütün bu süreç boyunca
üretim araçlarının toplumsal mülkiyeti esas olarak tamamlandıktan
sonra da, kapitalizme geri dönüş tehlikesi hâlâ vardır; iki sınıf,
iki yol, iki çizgi arasındaki çelişmeler devam eder. Başka deyişle
proletarya ile burjuvazi, sosyalist yol ile kapitalist yol,
Bilimsel Sosyalizm ile Revizyonizm arasındaki mücadele sürer. Bir
hukuki biçim olarak toplumsal mülkiyet, geri dönüş tehlikesini
bütünüyle bertaraf edemez. Üretim araçlarının mülkiyetinin
toplumsallaştırılmasından sonra esas tehlike, tasfiye edilen
burjuvaziden değil, bizzat parti ve devlet aygıtı içinde yer alan
mevki sahibi kapitalist yolculardan kaynaklanır. Sınıfsız topluma
ilerleyen sosyalizmi kurma sürecinin itici gücü, sınıf
mücadelesidir, emekçi kitlelerin inisiyatifidir, devrimdir.
Mao’nun teorisi, burjuva çoğulculuğunu merkez alan burjuva
demokrasisinden de köklü bir kopuşu temsil eder, yeni bir emekçi
demokrasisi geliştirir. Parti, devrimin gereğidir, varlık nedeni
yönetmek değil, sınıfa hizmettir. Sosyalizmin güvencesi,
emekçilerin iktidarı yaygınlığına ve derinliğine yeniden ve yeniden
fethetmesidir. Parti, bu inisiyatifin önderi olabildiği sürece
sosyalizm yolunda ilerleyebilir. Sosyalizimin kuruluşu için sıradan
emekçi kitlelerin inisiyatifini seferber etme ve onları öncülere
dönüştürme görevini terk eden bir öncü, yozlaşma ve çürüme sürecine
girerek, burjuva yolcular sınıfını oluşturmaya başlar ve emekçiler
üzerinde diktatörlük uygulamaya yönelir. Böyle bir öncünün
denetlediği devlet mülkiyeti de, artı değere bir azınlık sınıf
tarafından elkonulmasına temel oluşturan bir tür özel mülkiyete
dönüşür.
Mao’nun teorisi kanıtlandı
Mao’nun teorisi, Sovyetler Birliği’ndeki son gelişmelerle
kanıtlandı. Bu teoriyi benimsemeden Sovyetler’deki çözülüşü
açıklama ve burjuvazinin ideolojik saldırısını göğüsleme olanağı
yoktur.
Bugün herkes Sovyetler Birliği’nde sosyalizmden geri dönüldüğünü
görüyor, otuz yıllık tartışma bitti. Fakat sorun, gözlemi teori
düzeyine yükseltmektir: Rusya’da kapitalizme geri dönülmesi, ülkeyi
kapitalizme götüren bir hakim sınıfın l99O'dan önce oluştuğunu
kanıtladı. Gorbaçov ve Yeltsin, 1917’de yıkılan burjuvazinin
temsilcileri değildi, “Komünist” adını taşıyan Parti’nin ve
“sosyalist” adını taşıyan bir devletin başta gelen sorumlularıydı.
Üstelik çevrelerindeki Parti ve devlet yöneticileri de onlarla
birlikte kapitalizme geçişe önderlik ettiler.
Her toplumsal sistem, bir sınıf tarafından kurulur. Kapitalist
sistemi de burjuvazi kurar. Rusya’da 1991 yılında açıkça ilan
edilen kapitalizmi de, kapitalist sınıf getirdi. Ancak bu
kapitalist sınıf, feodalizme karşı mücadele sürecinde değil,
sosyalizmin yozlaşması sürecinde doğmuş ve kapitalizme geri dönüş
sürecinde gelişmişti. Devlet iktidarını elinde tuttuğu için üretim
araçlarını da denetimi altına alan bu yeni tipte burjuvazi,
Kuruşçev’le birlikte emekçiler üzerinde diktatörlük kurmuş ve
kapitalizmin inşasına girişmişti. Gorbaçov ve Yeltsin’ler işte otuz
yıldan uzun zamandır iktidarı elinde tutan bu sınıfın liderleriydi.
Devlet burjuvazisi, daha önce oluştuğu ve iktidarı ele geçirdiği
içindir ki, l990 yıllarına gelindiği zaman, başında bulunduğu
sistemin de adını koydu.
Yaşanan süreç, Mao'nun l96O'larda açıkladığı tahlili
doğruladı. Böylece Mao'nun teorisi kanıtlandı ve kanun haline
geldi.
Mao Lenin’i tamamladı
20. yüzyılda Bilimsel Sosyalizme ilk önemli katkıyı, Ekim
Devrimi’nin önderi Lenin yaptı. Lenin, kapitalizmin emperyalizm
aşamasına geldiği gerçeğine dayanarak, çağımızda proletarya
devriminin stratejisini belirledi, böylece 19. yüzyılın Avrupa
merkezli teorisini aştı, Bilimsel Sosyalizmi dünyalılaştırdı.
Mao’nun sosyalizmde sınıf mücadelesi teorisi, Lenin’in katkısını
tamamladı. Emperyalizm aşamasında devrimin geri ülkelere kayması,
geri dönüş tehlikesini de kaçınılmaz olarak içeriyordu. Lenin,
devrimin artık kapitalizmin en çok geliştiği ülkelerde olmayacağını
açıklamıştı. Mao ise, sosyalizmin kuruluşu teorisini bu 2O. yüzyıl
gerçeği üzerine oturttu. Dünyanın ezilen kutbunda, kapitalizmin
gelişmediği ülkelerde kurulan sosyalizm, geri dönüş tehlikelerini
içeren uzun bir sınıf mücadelesi sürecinden geçerek sınıfsız
topluma ilerleyecekti.
Dünyayı emekçilerle değiştirme
Mao, sosyalizmin sorunlarını emekçi kitleleri seferber ederek
çözme teorisiyle Marx’ın teorisine derinlik getirdi. Marx, “En
büyük üretici gücün devrimci sınıfın kendisi olduğunu” belirtmişti.
Yine Marx, “Devrim niçin zorunludur” sorusuna şu yanıtı getirmişti:
“Devrim, yalnızca yönetici sınıfı devirmenin başka bir yolu
olmadığı için değil, fakat aynı zamanda onu deviren sınıf ancak bir
devrim içinde kendisini geçmişin birikmiş tortularından
temizleyebileceği ve böylece toplumu yeniden kurabileceği için de
zorunludur.”
Devrim yapan emekçi kitleler, en büyük üretici güçtür. Öte
yandan yeni toplumu kuracak sınıf, ancak ve ancak devrim için ayağa
kalkmış olan sınıftır. Emekçileri eski toplumun bütün yüklerinden
ve olumsuz özelliklerinden arındıran süreç, devrimci kitle
eyleminin kendisindedir.
Mao, devlet aygıtına değil, emekçi kitlelerin devrimci eylemine
yaptığı vurguyla, sömürü, baskı ve yabancılaşmadan arınmış yeni bir
toplum kurmak isteyenlere ışık bırakmıştır.
Mao Zedung’un proletarya iktidarı altında sınıf mücadelesi
teorisi, Bilimsel Sosyalizmin 20. yüzyılda ulaştığı doruğu
belirler.
Mao, bu teoriyle 19. yüzyıl sosyalizmini aşmış ve 21. yüzyılın
yeni sosyalizm dalgası için temel oluşturmuştur. Bu nedenle Mao
Zedung’un katkılarını içermeyen bir Bilimsel Sosyalizm artık
düşünülemez.